Geleceğin Eğitimi, ÖZET VE PROJELER; Çağdaş Bireysel ve Yönlendirici Eğitim Sistemi

          Bu Yapıtın Yayımlandığı ilk web sitemde: Ana Sayfa:                           ÖZET

Okuyacağınız  bu  yapıt da,  ülkelerin  gelişip, kalkınmasında ve çağdaş dünya ailesi içinde uygar bir ulus olarak  yer  almasında, ülkede verilen eğitimin ne kadar önemli olduğu ve hükümetlerce önemsenmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.

    Evrende yaşayan her canlı varlığın belirli oranlarda öğrenebildiğinden yola çıkılarak, her insanın doğuştan getirdiği potansiyeli oranında öğrenip, kendini geliştirebileceği; bireylere uygun koşulların oluşturulduğu eğitim ortamlarında her bireyin optimum düzeyde öğrenebileceği, potansiyeli oranında kendini geliştirebileceği, bireye uygun eğitimin nasıl gerçekleşebileceği vurgulanmıştır.

      Eğitilenin insan olması nedeni  ile eğitimde yapılan hatanın telafisi olmayacağı, ürününün tekrar insana döneceği unutulmadan insana gereken önem ve değerin  verilmesi için öğrenci merkezli bir eğitime ihtiyaç bulunduğu; eğiten ve eğitilenlerin oluşturdukları kurallar ve komisyonlar kanalı ile demokratik ve katılımcı bir eğitim yönetimi yapısını  oluşturmaları hedeflenmiştir.

  Çağdaş  bir eğitimin, bu günün insanını yetiştirmekten çok geleceğin insanını yetiştirmeyi amaçlaması, geleceğe uygun planlanması
,programların uygulayan eğitimcilere  oluşturulması, öğrenilen bilgilerin ürünlerinden tüm insanlığın yararlanması ve öğrenci kontenjanlarının ihtiyaçlara uygun belirlenmesi, uygulama ağırlıklı kaliteli bir eğitim verilmesi  ve her programdan, her derecede mezun olan öğrencilerin istihdam edilmesi sağlanarak, eğitimin üretim amaçlı yapılanmasının  önemine değinilmiştir.

    Eğitim demokratik, çağdaş ve özerk bir yapıya kavuşmasında en büyük engellerden biri olan eğitimin siyasete alet edilmesi ve yetkilileri tek elde toplayan merkeziyetçi hantal bürokratik yapısıdır.

   Bu amaçla eğitim siyasetten arındırılarak yetkiler yörelere devredilerek eğiten ve eğitilenin yönetimine bırakılmalıdır. Program merkezli, ezberci ve kuru bilgi yükleyici, sınav endeksli ve eleyici, bilimsel ve çağdaş olmaktan uzak bir eğitim dizgesine alternatif olarak, öğrenci merkezli, öğrencinin aktif olduğu ve öğrenmenin öğrenilmesinin  gerçekleştiği ve sınavı ortadan kaldırıp yönlendirmenin önerildiği bilimsel, çağdaş ve demokratik bir eğitim dizgeci önerilmiştir.

   Eğitim alanında yıllar süren araştırma, uygulama ve deneyimlerimin ürünü olan bu yapıttan, başta  eğitimcilerin, eğitilenlerin ve tüm okuyucularımın yararlanacağı, onların görüş ve katkıları ile besleneceği ve gelişeceği umudunu taşımaktayım.

                                                                               Geleceğin Eğitimi, geleceginegitimi.com

Psikolog/Rehber Öğretmen/Yazar Halil Türkmen’in 2003 Mart ve en son Mart 2004′ de güncellenen ve değişiklik yapılamayan

Eğitimle ilgili ilk kişisel web sitesinde yayımlanan kitabıdır.

Ülkemizdeki  eğitimin  son  on  yılında  ve  şu  anda “ 1993,1994,1995….. yıllarında uygulanan Kredili Ders Geçme Sistemi” uygulamakta  olan eğitim  sistemini  irdelediğimizde;  on  yıllık  bir  zaman  diliminde  üç  değişik  eğitim  sisteminin uygulandığı acı  gerçeği  ile  karşılaşmaktayız.

Benim  ortaokul   ve  lisede  öğrenci  olduğum  yıllara  şöyle  bir  dönüp, anımsa maya   çalışıyorum.  O  yıllarda   “Klasik   Sınıf   Geçme  Sistemi”  uygulanıyordu.  Öğrencilere göre  program  yerine,  programlara  göre  öğrencilerin  yetiştirilmesini  esas  alan;  bir  yapıya  sahip  olan  bu ilkel – çağdışı  eğitim  sistemi . Uygulamadan  kaynaklanan  bir  çok  olumsuzluk  ve  sorunu  beraberinde   taşıyordu.   Diğer  deyişle  çağdaş  eğitim  sitemlerinin  gereklerinden   biri   olan  programların  öğrencilere  göre düzenlenmesi   ve  ders   programlarının   ve  tüm  eğitim  koşullarının,  eğitilen  öğrencilerin  hizmetine  sunulması   gerekirken,   hazırlanan  programlara  göre  insan   denilen  o  yüce  değerin  yetiştirilmesi   hedefleniyordu.  Bu  nedenle  de insan  unsuru ,  eğitim   sisteminin   ve  eğitim  programlarının   kölelerine  dönüştürülmeye  çalışılıyordu.

Diğer  değişle  metanın  kölelerine, Türk  çocuklarının   dönüştürülmeye çalışıldığı  çağ dışı  bir   eğitim  anlayışı  ülkemizde  egemen  idi.   Bütün  bu  yanlışlıklar   ve  olumsuzluklar  yetmiyormuş  gibi;   İlkel  eğitim   sistemlerinin   özelliklerinden  biri  olan,   bireylerin  yalnız başarı   durumlarını   dikkate  alan,  öğrencilerin  diğer   bireysel   ayrıcalıklarını  ( İlgi, yetenek ,değerler ,kişilik,istek  vb.)   özelliklerini   dikkate  almayan;  dersleri   sevmese  de   ilgi  ve  ihtiyaç duymasa  da  yetenek  ve  başarı,  ilgi ,istek  vb.  koşulları  uygun  olmasa  da   belirlenen  dersleri zorunlu  almaları  ve  bu derslerde başarılı  olmaları  bekleniyordu.   Eğitim-öğretimin   temel   ilkeleri   ve yöntemleri  ile  çelişen;   eşyanın  tabiatına   bile  aykırı  olan  eğitim  sistemindeki  yıllarca  süregelen  bu  anlayış nedeniyle , öğrencilerin  büyük  bir  bölümü  başarılı  olamıyordu.  Öğrenciler, başarısız oldukları  derslerden  bütünleme  denilen  sınavlara  alınıyorlardı.  Bir yıl süresince bu derslerden  başarılı  olamayan  öğrencilerin, sınav  öncesinde  belirli   bir  süre  ders çalışma  ile  başarılı  olmasının  beklenmesi  gibi  öğretim  ve  mantık  ilkeleri  ile  çelişen  düzenlemelere  yer  veriliyordu.

Dünkü sistemde, öğrenciler için olumsuzluk yaratan en önemli sorun ise öğrencinin  ilgi  ve yeteneğine uygun olmayan herhangi bir ders/derslerden başarısız olması halinde sınıfta  kalmasıydı. (Bu günkü gibi) Bu durumdaki öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılıyordu. Yine başarılı olmamaları halinde örgün eğitim dışına atılıyorlardı.

Eğitim teorisyenleri  ve  akademisyenler ve sözüm onlara !   Ülkemizin deneyimli uzman eğitimcileri olarak belirlenip, seçilen bu üst düzeydeki eğitim ordusunun kurmay heyeti: MEB. Talim Terbiye  Kurulu ve Ana Hizmet  Birimleri, Danışma  Denetim  Birimleri, Yardımcı  Hizmet  Birimleri  vb.  Milli  Eğitim  Bakanlığı’nın  Merkez  Teşkilatını  oluşturan; Türkiye  Cumhuriyeti’nin  eğitimde   sayılır  derecede  söz  sahibi  olan  kişiler,  kurum  ve  kuruluş temsilcileri ;  kısa  sürede  ve  her  zaman  uyguladıkları   kolaycı , akıldışı,  teoriye  uyan uygulamada  yeri  olmayan ve  kendi  çıkarlarına  uygun  ama  ülke  çıkarları  ile  bağdaşmayan,  alışılmış  yöntemlerle  masa  başında  bu  soruna  bir çare   bulmakta   gecikmediler.  Eğitimdeki   sihirli  reçete, uygulaması  başlatıldı. 

……………………………………………………………………..Devamı:

      www.geleceginegitimi.com

              url adresinde 2003 yılından beri (2004 yılı güncellemesi) yazar Psikolog/Rehber Öğretmen Halil Türkmen hiç bir değişiklik yapamadığı için 0543 ile sitede kayıtlı iletişim GSM kullanılmamaktadır. GSM/Watsapp :0506 6489017 aktiftir.

            BU YAPITTA ÖNERİLEN BAZI ÇAĞDAŞ PROJELER: KİTABIMIN ÇEŞİTLİ BÖLÜMLERİNDE DETAYLI YER ALAN BU PROJELER DEĞİŞMEZ DEĞİLDİR, ÖZELLİKLE ÇAĞIMIZIN VE ÜLKEMİZİN ÖNCELİKLİ OLMAK ÜZERE DÜNYANIN, EVRENDEKİ ÇAĞIN DEĞİŞEN KOŞULLARINA UYGUN HER TÜRLÜ DEĞİŞİM DÜZENLEME EĞİTİM ALANINDAKİ ÜNİVERSİTELER, UZMANLAR, TAŞRADAKİ  HER DÜZEYDEKİ DEVLET VE ÖZEL OKULAARININ HER DERECE VE STATÜDEKİ YÖNETİCİLERİ, EĞİTİMDEKİ UYGULAYICILARI, ÖĞRENCİLER, VELİLERDEN OLUŞTURULAN KOMİSYONLAR, KURULLARDA ALINAN KARARLAR VE YENİ DÜNELEMER HER ZAMAN YAPILABİLMELİ, İLLERİN  KURUL KARARLARI, KOMİSYON KARARLARI  İL EĞİTİM ŞU’RASININ RAPORLARINI, ÜLKEMİZDEKİ TÜM İLLERİN  EĞİTİM ŞU’RASI RAPORLARI DA MEB. EĞİTİM ŞU’RASINDA  İLLERDEN GÖNDERİLEN HER DÜZEYDEKİ TEMSİLCİLER VE DEVLET-ÖZEL ÜNİVERSİTELERİN TEMSİLCİLERİNİN KATILIMI İLE ŞU’RADA GÖRÜŞÜLEREK YENİ EKLEMELER, DÜZENLEMER DOĞRULTUSUNDA ALINAN KARARLAR,  5. YILLIK ÜLKE KALKINMA PLANLARINI VE EĞİTİM POLİTİKALARINI OLUŞTURMALIDIR. ( DETAYLARI ÇAĞDAŞ, BİREYSEL VE YÖNLENDİRİCİ EĞİTİM DİZGESİ ADLI  ÜLKEMİZ İÇİN ÖNERDİĞİM EĞİTİM MODELİNDE YER ALMAKTADIR.

                                                                                                  PSİKOLOG/REHBER ÖĞRETMEN/YAZAR HALİL TÜRKMEN   

 

   PROJELER                                                   

 

1.MEB. Teşkilat Yapısı ile İlgili Çağdaş Yapılanmalar;
 
İki yasa ile ilgili düzenlemeleri içermektedir.
a)173 9   1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda, Anayasa ile ifadesini bulan genel ilkeler dışında çağımıza ve insan haklarına uygun yeni demokratik düzenlemeler önerilmektedir. (Kitabın 2. ve 3. Bölümleri)
   Bu Temel İlkeler için Türk Alfabesindeki 29 harf yeterli gelmediği için- w,x – harfleri de kullanılmıştır. Dünyamızda ve ülkemizde Teknolojik ve Bilimsel gelişmelere uygun her zaman yapılacak yeni ve çağdaş düzenlemelerle bu sayı artabilir.
 
 
 
 
 
b)   3797 sayılı yasada düzenlemeleri ağırlıklı olarak içermektedir. Merkezi Teşkilatın Hantal Bürokrasi yapısından kurtularak, görevlerinin bir bölümünü taşradaki Eğitim Komplekslerine, taşra teşkilatına ve yerel yönetimlere devri ile ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. (Kitabın 3. Bölümü)
 
 
 
 
2.MEB.Taşra Yapısı ile İlgili Çağdaş Yapılanmalar;
 
   Merkezi Yönetimin görevlerinin büyük bölümü Taşraya ve Eğitim Komplekslerine devredilmiştir. İldeki ve bağlı ilçelerdeki Taşra Yönetimi atanmışlarca değil Her Eğitim Kompleksinden Demokratik Seçimle seçilmiş temsilcilerce yönetilmektedir.
   Diğer değişle seçilme usul,esas ve koşullarına uygun ve uygulamadan gelen ve kendilerine seçimle yetki verilerek iş başına getirilen yöneticilerce yönetilmektedirler. Ancak bu kişiler seçilmiş olsalar da Merkezi Yönetime bağlı, işbirliği ve eşgüdüm içinde görevlerini mevzuata (Kanun,tüzük, yönetmelik ve yönerge vb.) esaslarına uygun yürütmektedirler. ( Kitapta 3. Bölüm)
 
3.Eğitim Kompleksleri Projesi.
 
   Tüm eğitim-öğretim kurumları ön eğitimden, yükseköğretimine kadar Eğitim Kompleksi ve bağlı kampus-kurum-okullarda katılımcı ve demokratik anlayış gereği yönetmelikler doğrultusunda ve seçimle oluşturulan üst kurul, kurul ve komisyonlarca yetki devri gereği; alınan kararlar doğrultusunda görevlerini yürütmektedirler.
   Ayrıca Merkezi Yönetimde aynı şekilde yalnız atanmışlarca değil, illerden seçilen ve yetki verilen temsilciler  eli ile yürütülmesi hedeflenmiştir.
   Kendi içinde özerk bir yapıya sahip Eğitim Kompleksleri, kendi bünyesinde her kademedeki okulu barındırmaktadır. Her kademedeki kampus, okul ve kurum kendi içinde seçtiği ve yönetime, üst kurula,kurula ve komisyona getirdiği temsilciler eli ile tüm görevler yürütülmektedir. Her ne kadar üst yönetime karşı sorumlu olsalar da kendi içinde özerk bir yapıya sahiptirler. Ancak mevzuat hükümleri gereği birbirleriyle sürekli işbirliği, eşgüdüm ve koordinasyon içinde görev yaparlar.                        
   Diğer değişle her eğitim kurumunun katılımcı, demokratik ve kendi içinde özerk bir yapıya kavuşturulması hedeflenmiştir. (Kitapta 3. Bölüm)
6. Eğitimin Eğitilenlerin ve Eğitenlerin Katılımı ve Söz Sahibi Olması Projesi.
  
   Eğitim Komplekslerine bağlı her kademedeki kampus,okul ve kurumda öğrenciler, eğitimciler ve personel demokratik seçimle oluşturulan üst kurul,kurul ve komisyonlarda aktif görevler alarak; yönetime katılmaktadır.
   Bununla da kalınmayarak, Merkezi Yönetim, Taşra Yönetimi, Eğitim Kompleksi Yönetimi temsilcileri de aynı şekilde oluşturulduğu için katılımcı bir anlayışın gereği herkesin eğitimden sorumlu hale getirilmesi esas alınmıştır. En başta öğrenciler kendi eğitimlerinin nasıl ve ne nicelikte olduğu konusunda kararlar alıp, bu kararların sorumluluğunu paylaşacaklardır. (Kitapta 4. ve 5.Bölümler.)
 
 7. Sınavlarla Yönelme Yerine, Yönlendirme Ağırlıklı Üst Eğitime Geçiş Projesi.
 
 Bu konuya Eğitim Sisteminin Yapısı ve İlkeleri Bölümünün son maddesinde ve 3,4,5. Bölümlerde değinilmiştir.

    Her öğrencinin, ilgi, yetenek, kişilik,zihinsel yeteneği (IQ)  ve akademik başarısı, duygusal zekası  ( EQ) vb. bireysel ayrıcalıkları dikkate alınarak; bireysel ayrıcalıklarına uygun alternatiflerin sunulduğu eğitim programlarına yönlendirilmelerine ağırlık verilmiş tir. Bu amaçla 8. yılın sonunda yada 9. sınıflar Yönlendirme Sınıfı kabul edilerek “Yönlendirme Komisyonu” kararları ile lise programlarına yönlendirilmeleri esas alınmış tır. Yönlendirmede İlin koşullarına uygun;  Mesleki, Mesleki Teknik Eğitim ve İşe Hayata Hazırlayıcı Programlara ağırlık verilmesine özen gösterilmiştir.
    Bu amaçla kısa ve uzun vadeli hedeflerle 5 Yıllık Ülke Kalkınma Planları ve İl Kalkınma Planlarındaki  Hedefler gerçekleştirilerek süreç içinde ildeki meslek alanlarının ihtiyaçlarını ve ülkemizde süreç içinde geleceğin dünyasında ihtiyaç duyulacak ara ve teknik kalifiye elamanların ihtiyaca uygun yetiştirilmeleri hedeflenmektedir.
    Bu programlara yönlendirilecek öğrenci sayıları, il ve ülke nüfusunun % 70 ‘ini karşıladığında süreç içinde üst eğitim programlarına eleyici , sınavla yapılan yöneltme yapısı ortadan kalkacaktır.
    Bu amaçla Mesleki ve Mesleki Teknik Eğitim ve İşe Hazırlayıcı Programları cazip hale getirici düzenlemelere yer  verilmektedir. Eğitim Komplekslerinin her kademedeki kurumlarından tam kapasite ile yararlanılması hedeflenmektedir. ( Açık Öğretim, Gece Öğretimi,  Internet Ortamında Öğretim vb.)
 
 8. Kitlelerin ve Ailelerin Eğitimi Projesi.
 
 
Eğitim Kompleksi yapısında, çeşitli nedenlerle eğitimlerini tamamlayamayan,  kendini geliştirmek isteyen yada üst eğitim programlarından eğitim almak isteyen genç,yetişkin her bireye mezun olduğu alanla ilişkili yada istediği eğitim programına sınavsız kayıt yaptırarak, uygulamalı eğitim koşulu varsa gece,cumartesi-Pazar, kullandığı tatillerde, sürekli  kısa süreli uygulama programları ( kayıtlı öğrencilerin durumlarını dikkate alarak) hazırlanarak, düzenlenir. Teorik dersleri Kitap,TV,Internet vb. yararlanarak sınavlara girer, gerektiğinde Internet ortamında da sınava girerek; ilgili programdan mezuniyet için gerekli koşullar oluştuğunda mezun olabilmelidir.
  Bulunduğu ilin,Ülkenin ve Dünyanın değişen koşulları dikkate alınarak,ihtiyaç duyulan konularda Aile Eğitim Programları  da yukarda belirtilen bireylere uygun sürelerde gruplar oluşturularak düzenlenir.Bu programlara katılan katılımcılara eğitim programı sonunda sertifika düzenlenir. Bu şekilde süreç içinde geniş bir kitleye ulaşılarak, Kitlelerin eğitimi ve bilinçlendirilmesi  hedeflenmektedir. Kader Mahkumu dediğimiz cezaevi, ıslah evi, genelev vb. birimlerde bulunan insanlarımız meslek ve işe hayata hazırlayıcı programlarda eğitim verilerek, topluma yararlı bir insan olarak kazandırılma ları  gerçekleştirilebilir.
  
9. Yaşam Boyu Her Koşulda ve Her Zaman Eğitim Projesi.
 
 
Kitlelerin Eğitimi Projesinde açıklandığı gibi isteyen her bireye yaşantısının her döneminde, her ortam ve koşulda kendini geliştirmesi olanağı tanınmalıdır. Kısaca bireyin bireysel eğitimine olanak tanınıcı çağdaş  koşulları oluşturucu ve gerekli düzenlemelerin yapılması hedeflenmektedir.
 
 
10Eğitimde Üretimi Hedefleyen Proje.
 
 
  Eğitim bilinçli tüketici yetiştirmek kadar üretimi geliştirmek ve arttırmak amacı ile de yapılmalıdır.
   Bu amaçla her ilin koşullarına, süreç içinde ülkemiz ve AB. Ülkeleri koşullarına uygun ihtiyaç duyulan mesleklerde kalifiye ara gücü elemanların yetiştirilmesine ağırlık verilmelidir. Diğer değişle her ilin koşullarına uygun meslek dallarında ihtiyaçlar belirlenir. Bu ihtiyaçlara uygun Mesleki, Mesleki -Teknik, İşe ve Hayata Hazırlayıcı Programlar açılır ve ihtiyaca uygun kontenjanlarda öğrenci kabul edilir.
   Bu ihtiyaç duyulacak kontenjandaki öğrenci en az lise düzeyinde eğitim alarak, uygulamayı bizzat istihdam edileceği iş yeri, fabrika, işletme, kurum, şirket, çiftlik, market vb. ikinci sınıftan itibaren uygulama ağırlıklı eğitim alarak ; diğer değişle yaparak, yaşayarak;  deneyerek, uygulayarak eğitimleri ve yetişmeleri hedeflenmektedir.
 
 
11Öğrencilerin Derslere Aktif Katılımı
 
  Çağımızda ezberci öğretim yöntemleri ile bilgiler tanıma, anlama ve kavrama düzeyinde öğrenilmektedir. Çağdaş öğretim yöntemlerinde Öğrenmeler, araştırma, inceleme, gözlem, deney, proje, uygulama vb. ağırlıklı olmalıdır. Yani öğrenciler bireysel yada ekipler oluşturarak aldıkları konuları çağdaş yöntemlerle hazırlayıp, sınıfa sunmalı ayrıca çağın teknolojik  gelişmeleri doğrultusunda  TV. Video, CD, DVD, Internet, Uygulama Alanları vb. çağdaş araçlardan yararlanarak, gözleyerek, izleyerek, araştırarak, tartışarak, uygulayarak, deneyerek, yaparak, yaşayarak vb. çok sayıda duyu organına hitap eden araçlar dersteki ve öğrencinin aktif katılımı ile  bilgiye ulaşılarak, bilgiden yararlanarak, bilgiyi geliştirerek, bilgiyi kullanarak derslerde öğretim gerçekleştirilmelidir.
  Diğer değişle tanıma, anlama, kavrama düzeyinin dışında, yorumlama, analiz ve sentez düzeylerinde öğrenmeler gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.
12- Öğrenci ve Öğrenen Merkezli Proje.
 
   Belirlenmiş bir programa göre öğrenci yetiştiren Klasik Eğitim Sistemleri yerine çağdaş yaklaşımları kapsayan Öğrenci Merkezli olmak zorundadır. Çağımızda insana ve bireylere verilen önem bireyselliği ön plana çıkardığı için  Çağa uygun Eğitim Sistemleri Demokratik Katılımı ve Bireysel ayrıcalıkları da ön plana almak durumundadır.

  Bu amaçla öğrencinin bireysel ayrıcalıklarına ve ihtiyaçlarına uygun uygun programlarda yetişmeleri hedeflenmelidir. Bireysel ayrıcalıklarına ve ihtiyaçlarını karşılayabilen programlarda istek ve motivasyon oluşacak ve öğrencinin sevdiği, hoşlandığı konularda davranış değişikliği gerçekleşecektir. Her alanda başarının hazzını ve mutluluğunu yaşayarak sosyal, psikolojik doyuma ulaşacaktır. Ayrıca bireylere insan olarak değer verdiğimiz ve kendi sorumlulukları ile ilgili alınacak kararlara katılımları, sorumluluk duygularını geliştirmekle kalmayacak, kendi istemlerini gerçekleştirmek için çaba göstereceklerdir. Eğitilen insan öğrenci olduğu için kendi eğitiminden kendisinin sorumlu olması kadar doğal bir şey yoktur. Bu nedenle öğrenci merkezlilik eğitimde asla ihmal edilmemelidir. Bu gün eğitim sistemi, görünüşte öğrenci merkezli bir yapıya sahiptir Uygulamada okulların öğrenenler okullarına dönüşebilmesi ve çağdaşlaşıp, gelişebilmemiz ve geleceğin eğitimini oluşturabilmenin koşullarından biri, öğrencilerin bireysel ayrıca- lıklarını ve ihtiyaçlarını karşılayan, öğrencilerin demokratik katılımı ile kendi öğrenimlerinde karar sahibi olmaları ve pasif dinleyici konumunda bilgiyi araştırarak, bilgiye ulaşarak, inceleyerek, gözleyerek, tartışarak, yorumlayarak, eski bilgileri yeni bilgilerle ilişkilendirerek, elde edilen verileri deneyerek, uygulayarak, yaşayarak ve yeni bilgiler ve ürünler üreterek ulaştıkları aktif konuma geçmeleri sağlanmalıdır. Ancak bu düzenlemelerle öğrenci merkezli bir eğitimden söz edebiliriz. ( Kitap-V Bölüm)
 
13- Düzey Dersliklerinde Eğitim Projesi.
 
 
    Her öğrencinin bireysel farklılıklarının dikkate alınarak yönlendirildiği programlarda, derslerdeki başarıları yönünden de farklılıkların ortaya çıkması doğaldır. Bu amaçla bu günkü eğitim sisteminin eleyici ve maraton yarışı havası içinde yapılan sınavlar öğrencileri psikolojik yönden yaralamakta ve bir çok olumsuzluklara neden olmaktadır.       
   Düzey dersliklerinde Seviye Tespit Sınavları, ders başarı durumları vb. diğer bireysel ayrıcalıkları da dikkate alınarak eş değer, denk kümelerin bir araya getirilmesi hedeflenmektedir. Diğer değişle mümkün olduğunca eşdeğer öğrencilerin  A,B,C,D vb. Düzeylerdeki Dersliklerde aynı dersleri almaları hedeflenmiştir. Bu şekilde öğrenciler seviyelerine uygun hazırlanan ders programları ile optimum öğrenmelerinin gerçekleşeceği eğitim ortamlarına kavuşmuşlardır. Ders Programları, öğrencilerin seviye ve ihtiyaçlarına uygun olduğu için istekle, sıkılmadan ve zorlanmadan bu eğitim-öğretim programlarında yetişecek, hem de psikolojik yaralanmalar ve olumsuz etkiler asgariye indirgenmiş olacaktır.
   Ayrıca her düzeydeki Düzey Dersliklerinde bu günkü gibi  yaralayıcı rekabet ve yarış ortamından çok tatlı bir rekabetle her dönem sonunda yapılan Genel Sınavlarla ( Aynı Sınıflar) öğrencilerin kendilerine geliştirdiklerinde farklı Düzey Dersliklerine geçmesine olanak tanınmıştır. Bu yolla her bireyin bir değer olduğu ve her derste yeteneği oranında öğrenimini kolaylaştırıcı ve kendini zorlanmadan geliştirici  çağdaş ve öğrenci merkezli düzenlemeler yapılmıştır. (Kitap V Bölüm- Derslikler)
 
14Çantasız Eğitim Projesi.
 
 
Bu  proje daha önce bazı kurumlarda farklı olarak uygulamaya konulmuştur. Ancak gözlemlerime ve uygulamadaki aksaklıklar düşünüldüğünde tam anlamı ile uygulamaya konulamamıştır.        
  Öğrenciler eğitim-öğretim araç gereçlerini taşıyan hamallar değillerdir ve olmamalıdırlar. Klasik Eğitim Sistemlerinde ders sayıları  arttıkça öğrenciler bu araç ve gereçleri taşıyarak hem fizyolojik , hem de psikolojik  olarak olumsuz etkilenmişlerdir.
  Çağımızda, eğitim-araç gereçleri öğrencilerin bulunduğu okulların mekanları ve sınıflar – derslikler olmalıdır. Ders araç- gereçleri öğrencinin eğitim-öğretim aldığı atmosferde bulundurulmalı ve öğrencilere sunulmalıdır. Öğrenme, ( Davranışlarda meydana gelen sürekli ve kalıcı değişimler. ) belirli bir plan ve program dahilinde okullarda yapılır. Öğrenmenin kalıcı olması için araç-gereçlere ihtiyaç vardır. Öğrenmeler, eğitim-öğretim ortamlarında gerçekleştiği için araç-gereçlerin de bu mekanlarda bulunması gerekmektedir.
  Her eğitim-öğretim kurumu, her mekanda ( Derslik, Atölye, Laboratuvar, İşlik, Salon vb. mekanlarda)  çağa uygun araç gereç ihtiyacını karşılayıp, öğrenciye sunduğu oranda yada eğitim-öğretimde işlerlik kazandırdığı oranda başarıyı arttıracaktır. ( Kitap-V Bölüm)
 
15Yöresel ve Mesleki Ağırlıklı Proje.
 
 
         Yörelerin ve illerin koşullarına uygun ve ihtiyaçlarını karşılayacak o ildeki; Mesleki, Mesleki-Teknik , İşe ve Hayata Hazırlayıcı Programlar ağırlıklı eğitim-öğretim programla rının verilmesi hedeflenmiştir. Her  çağda toplumun o anki ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak meslek  alanında yetişmiş kalifiye ve uzman personele sürekli ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitimin temel amaçlarından biri topluma yararlı bireyler yetiştirmektir.
  İlin 5 Yıllık Kalkınma Planları hedefleri doğrultusunda belirlenen sayıda en az lise düzeyinde eğitim alan ve lise 2. sınıftan itibaren bizzat (İşyerinde, fabrikada, çiftlikte, markette vb.  ) uygulama ve yaparak yaşayarak eğitileceği kalifiye elamanlar yetiştirilme lidir. Aynı dalda ön lisans ( Yükseköğretim), Lisans (Fakülte), Yüksek Lisans  ( Mastır) ve Doktora eğitimi almış her düzeyde elemanlar yetiştirilmelidir.
   Kısacası il koşullarından, ülke koşullarına ( Türkiye 5. Yıllık Kalkınma Planları),  süreç içinde  AB. Ülkeleri  ( AB. Ülkeleri Kalkınma Planları)  koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun her düzeyde  meslek mensuplarının yetiştirilmesi hedeflenmelidir. Ara eleman gücü ihtiyacının fazla olması nedeni ile bu meslek grupları her hangi bir işte istihdam edilmesi ya da özel işini kurabilmesi için en az lise düzeyinde eğitim alması; 16. Projede belirteceğim gibi her meslek örgütünün oluşturacağı   Mesleki Birliklere yetki aktarımının yapılması yani Sivil Toplum Örgütlerinin sayısının arttırılarak,  yasalara uygun meslekleri ile ilgili yetki aktarımı ve donanımı yapılmalıdır. ( Kitap- V. Bölüm)
 
16Mesleki Birlikler Yolu İle İstihdam Projesi
 
  
        DPT’ NİN 5. Yıllık Kalkınma Planlarını sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için her ilin 5. Yıllık İl Kalkınma Planları O ildeki  Taşra Yönetimi, Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerinin, Eğitim Kompleksi Temsilcilerinin vb. geniş tabanlı ve katılımcı karaların alındığı İl Gelişim ve Kalkınma Konseyi’ nde  görüşülür ve alınan kararlarla 5 Yıllık İl Kalkınma Planları oluşturulur. Ülke kalkınma Planları il kalkınma planları doğrultusunda  ve AB. Ülkeleri Kalkınma Planları dikkate alınarak şekillendirilir.
   İl Kalkınma Planları hedefleri doğrultusunda, her meslek dalında hangi statü ve düzeyde, ne kadar elemana ihtiyaç duyuluyor belirlenir.İlin ihtiyaçlarına uygun Eğitim Komplekslerinde her düzeyde programlar açılır.En az lise düzeyinde eğitim alan birey kendi mesleği ile ilgili Mesleki Birliğe üye olur. Bu mesleki birlikler aracılığı ile daha önce planlanmış şirket,market, fabrika, işletme, kurum, kuruluş vb. birimlerde istihdam edilir. Ayrıca kendi küçük işletmesini açmak isteyen kişinin bu yapılanma tarihinden itibaren en az lise eğitimi almış olması koşulu aranır.
Yukardaki Projeler Uygun olan devlet ve özel eğitim liselerinde tarafımdan uygulamaları bizzat yapılarak, denenmiş ve olumlu sonuçlar alınmıştır. ( 2004 ve 2004 yılı öncesi)
Halil TÜRKMEN
Psikolog-Danışman
Rehber Öğretmen

DEVAMI iÇiN TIKLAYIN
 

YASAL UYARI : Tüm Hakları Kitabın Yazarı Halil TÜRKMEN ‘e aittir.

ÇAĞDAŞ BİREYSEL VE YÖNLENDİRİCİ EĞİTİM SİSTEMİ ÖZET:

Okuyacağınız bu yapıt da, ülkelerin gelişip, kalkınmasında ve çağdaş dünya ailesi içinde uygar bir ulus olarak yer almasında, ülkede
verilen eğitimin ne kadar önemli olduğu ve hükümetlerce önemsenmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Evrende yaşayan her canlı varlığın belirli oranlarda öğrenebildiğinden yola çıkılarak, her insanın doğuştan getirdiği potansiyeli oranında öğrenip, kendini geliştirebileceği; bireylere uygun koşulların oluşturulduğu eğitim ortamlarında her bireyin optimum düzeyde öğrenebileceği, potansiyeli oranında kendini geliştirebileceği, bireye uygun eğitimin nasıl gerçekleşebileceği vurgulanmıştır.
Eğitilenin insan olması nedeni ile eğitimde yapılan hatanın telafisi olmayacağı, ürününün tekrar insana döneceği unutulmadan insana
gereken önem ve değerin verilmesi için öğrenci merkezli bir eğitime ihtiyaç bulunduğu; eğiten ve eğitilenlerin oluşturdukları kurullar ve
komisyonlar kanalı ile demokratik ve katılımcı bir eğitim yönetimi yapısını oluşturmaları hedeflenmiştir.
Çağdaş bir eğitimin, bugünün insanını yetiştirmekten çok geleceğin insanını yetiştirmeyi amaçlaması, geleceğe uygun planlanması
, programların uygulayan eğitimcilere oluşturulması, öğrenilen bilgilerin ürünlerinden tüm insanlığın yararlanması ve öğrenci kontenjanlarının ihtiyaçlara uygun olarak belirlenmesi ve uygulama ağırlıklı kaliteli bir eğitimin uygulama yapılacak merkezlerde ( Mesleki Teknik Alanda her düzeyde O ilin Sanayii, Turizm, Tarım, Ticaret, Deniz vb. oluşturulan ve yerinde verilmesi .) ve her programdan, her derece ve düzeyde
mezun olan öğrencilerin istihdam edilmesi ( 5 Yıllık Kalkınma Planları Doğrultusunda eğitime alındığı ve mezun olacağı yıl planlanarak)
sağlanarak, her düzeyde mezun olan potansiyelin istihdamı ile eğitimin üretim amaçlı yapılanmasının önemine değinilmiştir.
Eğitim demokratik, çağdaş ve özerk bir yapıya kavuşmasında en büyük engellerden biri olan eğitimin siyasete alet edilmesi ve yetkilileri tek elde toplayan merkeziyetçi hantal bürokratik yapısıdır. Bu yapıdan kurtulması amaçlanmalı ve eğitim siyasetten arındırılarak yetkiler yörelere devredilerek eğiten ve eğitilenin yönetimine ve yerinde ve süreç içinde Yerel Yönetimlere bırakılmalıdır.(MEB Denetimi bırakılmadan Yerel yönetimler, Vali, İlli Milli Eğitim Koordinasyonuna bırakılmalıdır. )
Program merkezli, ezberci ve kuru bilgi yükleyici, zihinde çöp oluşturmaktan başka işe yaramayan bilgiler yerine yaşamında işine yarayacak ve kendine, mesleğine katkı sağlayacak yeni bilgilerin öğretilmesi esas alınmalıdır.. Sınav endeksli ve eleyici, bilimsel ve çağdaş olmaktan uzak
bir eğitim dizgesine alternatif olarak, öğrenci merkezli, öğrencinin aktif olduğu ve öğrenmenin öğretilmesinin gerçekleştiği ve sınavı
ortadan kaldırıp yönlendirmenin önerildiği bilimsel, çağdaş ve demokratik bir eğitim dizgesi önerilmiştir.
Eğitim alanında yıllar süren (1976-2004 yılları) araştırma, uygulama ve deneyimlerimin ürünü olan bu yapıttan, başta eğitimcilerin, eğitilenlerin
ve tüm okuyucularımın yararlanacağı, onların görüş ve katkıları ile besleneceği ve gelişeceği umudunu taşımaktayım
 


İLKSÖZ

Eğitim, bireylerin yaşantılarında amaçlanan hedefler doğrultusunda, kasıtlı, istendik ve kalıcı davranış değiştirme sürecidir. Eğitimin girdisi olan öğrencinin davranışları, eğitimi süresinde değiştirilmek istenen hedef davranışlar ve belirli amaçlar doğrultusunda değiştirilmeye çalışılır. Değişen bu olumlu ya da olumsuz davranışlar alınan üründür. Diğer değişle eğitim dizgesinin çıktılarıdır. Bu çıktıların hedeflenen amaçlar doğrultusunda olup, olmadığının sistemce kontrol altına alınması ve değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirme sonucu hedeflenen amaca ulaşmak için çaba gösterilmesi gerekir. Eğitim işlevinin bir bütünlük içinde tüm bu unsurları taşıyan biçimine Eğitim Dizgesi diyoruz.
Bu günkü Eğitim Sistemi, Milli Eğitim Temel Kanununda ve Anayasamızda belirtilen ilkelere uygun eğitim işlevini, eşitlikçi ve öğrenci merkezli olarak gerçekleştirme görevini yerine getirememektedir. Bu yönü ile demokratik, çağdaş ve evrensel bir sistem olmaktan uzak ilkel bir yapıya sahiptir. Eğitimim bir neferi olarak, ülkemizde eğitim konusunda çağdaş bir esere gereksinim duyulduğu düşüncesinden yola çıkarak; 1983 yılında bu eseri deneyim ve birikimlerim doğrultusunda kaleme almaya başladım. 1991-1997 yılları arasında, eğitim bilimleri alanında ve eğitimin uygulanması işlevini yürüten bir eğitimci olarak, ( Eğitim Şurası Bölge Toplantılarında üye ve raportör olarak görev alıp, bu yapıttaki görüşlerimi Eğitim Şurası Toplantılarında dile getirip, projelerimin bazı bölümlerinin Çukurova Eğitim Fakültesi Eğitim Şurası Üyelerinin oylamada proje ve görüşlerime oy vermeleri ve destekleriyle şura kararlarına geçmesini sağladım.) projeme destekleri beni daha çok güçlendirerek, güvenimi tazeledi. Bu nedenle de bana eğitimciliğin verdiği bir sorumluluk ve görev anlayışı ile eğitimde yaptığım çeşitli araştırmalar ve uygulamalarımı bu yapıtıma dökmeme olanak sağlamıştır. Ayrıca Geleceğin Eğitimi kişisel web sitemde bu yapıtımda yer alan bilgi ve projelerin basmakalıp uygulanamayacağı, çağımız değişip, geliştikçe sürekli paralel olarak eğitim dizgesinde yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunacağı gerçeğinden uzaklaşmadan; her eğitim dizgesi gibi sürekli değişiklikler yapılıp, düzenlenmesine ihtiyaç bulunduğundan yola çıkılması gerektiği anlayışı ile 2000 yılında ( Web siteme giriş yapamadığım ve düzenleyemediğim için en son 2004 yılında bazı düzenlemeler yapıp, güncelleme yapılmıştır. Daha sonra değişiklik yapılamamıştır.) yapıtımda, küçük ve yeni düzenlemeler yapma ve geliştirme ihtiyacını duydum. 2001-2002 yıllarında emekliye ayrıldığım zaman yayımlamak düşüncesi ile 2000 yılı başlarında, basıma hazır bir yapıta dönüştürdüm.
Bu yapıt bir gün basımı yapılarak yayımlanacak, okuyucularımca okunacak.
Ancak bitmedi !.. Bitmeyecek !.. Hep açtı!.. Hep Susamıştı !..
Hep aç ve susuz kalacak !..
Günümüzde, gelecekte, insan oğlu evrende var olduğu süreçte; kuşaktan, kuşağa, nesilden, nesle her Eğitim Dizgesi gibi bu yapıttaki eğitim dizgesinin de sürekli geliştirilmesi gerekecektir.
Eğitim sistemlerinde, insanın insan olmasının gerektirdiği evrensel değerler, yalnız insana has değerlerdir. Çağdaş bir insan toplumu olmanın felsefesi, çağa uygun insan olmanın gerektirdiği tüm değerlerin yaşam biçimine dönüştürülmesidir. Bu değerlerin teknolojinin, bilimin, evrensel bazı güçlerin ya da kendi ürettiklerimizin esiri ya da kölelerine dönüşmemesi ve düşünce ürünlerimizle yok edilmemesi için hep var
olmaları gereken ve yalnız insana has duygular ve davranış örüntüleri olduğu unutulmamalıdır.
Bu amaçla insanın insan olmasının gerektirdiği bu değerler, sürekli eğitimcilerin düşünceleri, görüşleri, önerileri ve katkıları ile geliştirilmeye, beslenmeye, büyümeye ve sürekli düzenlenmelere gidilmesine ve sistemin yapılanmasında yer almasına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için de eğitim sisteminde yetiştirilen gençlerimizin iyi ve kaliteli olarak yetiştirilip, geleceklerinin de bu günü kadar güvenceye alınması ve bu güçleri yenebilecek kapasite ile donatılması gerekeceği bilinmeli ve eğitimin olmazsa olmazlarını oluşturmalıdır.
Çağımızda, bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği, ” Sibernetik Uzay Çağını “ yaşadığımız evrende, artık devletler küçülmeye başlamışlardır. Bu amaçla bir çok ulus ya da devlet bir araya gelerek “Avrupa Birleşik Devletleri, G-7’ler, Avrasya Devletleri, 3. Dünya Devletleri,
Afrika ve Orta Doğu Devletleri, Amerika Birleşik Devletleri vb” birlikler oluşturmaya ihtiyaç ve gereksinim duymaktadırlar. Bu birliklerden yola çıkarak, küçülen dünyamızda süreç içinde bir bütünleşme ile dünyanın birliğine doğru bir gelişme, birliktelik ve bütünleşme yakın çağımızda yaşanmaktadır ve yaşanmaya devam edilecektir. ( Emperyalizmin böl, parçala yönet hedefini yok etmek amacı ile birlikteliklerle güçlenmek hedeflenmelidir.) “Dünya Devletinin” Dünyamızın korunması, tüm olanaklardan her insanın eşit yararlanması için bu zorunludur. Bu nedenle de herkes için geçerli çağdaş bir eğitim zorunlu hale gelecektir.
Tüm bu amaçlarla globalleşen dünyamızda, eğitim, bilgi, iletişim, enformasyon, teknoloji, siyaset, ekonomi vb. alanlarda insan oğlunun
birlikteliğine, insan hak ve özgürlüklerini benimsemekle kalınmayıp, uygulamada barış içinde birlikte yaşamasına, anlaşabilmesine, tüm
olanaklardan eşit ve birlikte yararlanmalarına, kısaca her insanın eşit olarak, her insanın insan gibi yaşayabilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu gün insanların, bilgiye ulaşması, bilgiden yararlanması, bilgiyi kullanması ve tüm toplumun ve insan oğlunun yararına ve hizmetine sunması; daha gelişmiş, daha kalkınmış, daha özgürlükçü, daha demokrat, daha insancıl, daha barışçı, daha çağdaş bir ülkeyi ve dünyayı gelecek
kuşaklara ve nesillere bırakma özlemimizin gerçekleştirilmesi için çaba göstermekle yetinilmeyip, ancak çağdaş, bireysel ve demokratik bir
eğitimle gerçekleşeceği unutulmamalıdır.
Ülkemizin, gelecekte dünya aileleri arasında uygar bir ulus olarak yer alabilmesi için ülkemiz üzerinde yaşayan tüm bireylere hiç bir ayırım yapılmadan bu bilincin verilerek, insan olmanın gerektirdiği, çağdaş, demokrat, laik ve özgürlükçü bir ulus olarak; geleceğine güvenle bakacak güven ve öz güveni gelişmiş; kendisi, çevresi ve tüm toplumla barışık; empati kabiliyeti gelişmiş, sevgi ortamında büyüyerek, kendini ve insanları
sevme kabiliyet ve bilincinden yola çıkılarak, bu alışkanlıktan kaynaklı, ülkesini ve dünyayı seven, koruyan; insan haklarını savunan, koruyan ve uygulayan; laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkesini gözeten ve tüm yönleri ile eşit uygulayan, bilimsel ve hür düşünceye sahip ; tüm
bu insani ve toplumsal özellikleri yaşam şekline dönüştüren; sağlıklı kişilikli, verimli, kendine ve topluma yararlı üretken bireylere dönüştürülmeleri, bunları gerçekleştirmek için daha çağdaş ve daha demokratik ve öğrenci merkezli bir eğitime ihtiyaç bulunmaktadır.

Eğitimimizin bu günkü yapısına baktığımızda insanın insan olmasının gerektirdiği, çağın koşullarına uygun erdem olan evrensel değerleri
kazandırmaktan uzak olduğunu, süslü yazılarla metinlerde bulunmasına rağmen, uygulamada bunları davranışa dönüştürecek bireyleri
yeterince yetiştiremediği ; sevgiye- saygıya, özveriye tutsak, kendine ve yakın çevresine güvensiz, özgüvensiz, mutsuz, umutsuz,
karamsar, kötümser, bencil, kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstünde tutan, soyan, talan eden, kaçıran, göçüren ve bu
davranışları kurnazlık diye maharet bilen, kısacası doğanın sunduğu olanakları bilinçsizce tüketen, insan olmanın gerektirdiği
olumlu davranışlardan çok olumsuz davranış örüntülerini alışkanlığa ve yaşam biçimine dönüştürmüş bireylerin yetiştirilmesine, zemin
hazırladığı acı gerçeği ile karşı karşıya gelmekteyiz.
Çağdaş bireylere dönüşmek yerine, çağdışı………….



SUNUŞ


Değerli Okuyucularım…
GELECEĞİN EĞİTİMİ adını ülkemizde ilk defa kullanarak, belki de Dünya’da… Yazdığım yapıtımı, 2003 yılında bu kişisel web sitemde yayımladığımdan dolayı bu siteye de aynı adı verdim.
www.geleceginegitimi.com

Dünya’da ve Ülkemiz de kalkınmanın gelişmenin ve medeni bir ülke olarak Dünya Ulusunun bir parçasına dönüşümün Bilim ve Teknoloji ile gerçekleşeceğinden kuşku duyulmadan yola çıkıldığında her ülkenin gelecek nesillerinin çağa uygun yetiştirilmekle kalınmaması, tüm toplumun yetiştirilmesi gerektiği bilinmesi gereken en büyük gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gerçeklikte ülkemizde ülkemiz koşullarına uygun olan kaleme aldığım bu sitedeki Geleceğin Eğitim Sisteminde ki yapıtım ÇAĞDAŞ, BİREYSEL VE YÖNLENDİRİCİ EĞİTİM DİZGESİ’nin ülkemişzde uygulamaya konulması ile gerçekleşeceği gerçekliğini görmeme ve vurgulamam olmuştur. Bu temel amacı gerçekleştirmek için de 1976 da başladığımı, 1983-2000 yılları arasında geliştirip tamamladığım bu yapıtı kaleme alırken vurgulamış olmamdır.
Çok ileri tarihlerde Türkiye’de iktidara gelen Milli Eğitim Bakanları (2003 yılından bugüne bu yapıt MEB, YÖK, Üniversitelere gönderilmiştir.) bu yapıtımın eğitimde, çağdaşlaşmanın gelişmenin, modernleşmenin hatta daha fazla demokratikleşmenin; bilimde, teknoloji de, sanayii de ilerlemenin, devleşmenin, projeler üreterek markalaşmanın önemini vurguladım. Eğitime yapılan yatırımın ürünü gelişme ve kalkınma ile geri dönüt vermekle kalmayacak, üretilen ürünlerin ayrıca çağdaş ülkeler seviyesine gelmemize ve geleceği yakalamamıza hatta gelecekte
uzaya açılmaya vesile olacağını anlayacaklardır…
Geleceğin Eğitimi uygulamaya geçmediği her gecikmenin bedeli, üretken değil tüketici ve işsiz neslin artmasına vesile olacaktır. Bu koşullarda iş işten geçerek çağın gerisinde kalmaya mahkum olacağız. İleri ki tarihlerde belki de, eğitimdeki gelişmelere özel sektör öncülük edecek ve Eğitim Sektörleri, kurum, kuruluşlar sık sık Geleceğin Eğitimi ismini sanki yeni keşfedilmiş ve ülkelerinde yıllarca önce aynı adla bir yapıtın yazıldığından haberli veya habersiz bu adı sürekli ülkelerden ısmarlama alma alışkanlığını sürdüreceklerdir. Belki de bu yapıttaki önerileri, sistemin
yapısını dile getirip, projeleri ve bu adı yeniymiş gibi kullanır olacaklardır. Sakın ha sakın!.. Benim projelerimi kullanma hakkı yalnız
ülkemizin eğitiminden sorumlu ve yetkili olan MEB ve bu yapıttaki proje ve yapılanmalara inanan çağdaş iktidarlara aittir. Bunlar
dışındaki kişi ve kurumların, benden izin almadan GELECEĞİN EĞİTİMİ yeni gündeme geliyormuş ve kendileri getiriyormuş gibi
sahiplenmeleri ve tartışmaya açışları beni derinden yaralayıp üzeceği ilgililerce bilinmelidir. Oysa ben bu eseri oluşturduğumda ÜLKEMİZYALNIZ ÜLKEMİZ İÇİN OLUŞTURDUM. Herhangi bir çıkar gözetmedim. BU NEDENLE GELECEĞİN EĞİTİMİ’NİN VE BU ADIN TEK SAHİBİ TÜRK HALKIDIR….
2003 Yılında Üniversitelerin Eğitim Fakültelerine ve MEB’ na yollamakla yetinmedim. Eğitim Şur’ası üyeliğimde ilimde ve bölge toplantılarında, panel, konferans ve seminerlerde konuşmacı olarak, gündeme getirerek bazı projelerim Şur’a kararlarına eklendi. Tavsiye niteliğinde olan bu projeleri ve önerileri her iktidar işine geldiği kadarından yararlandı ve yararlanmaya devam edeceklerdir. Yıllar öncesinden emekler verilerek
yazılmış, GELECEĞİN EĞİTİM adlı ve ülkemize, ülkemizdeki bölgeler ve bölgelerdeki illerin doğal yapısı ve bitki örtüsüne en uygun hazırlanmış bir yapıt varken, yeni arayışlara girmek ve Dünyanın yuvarlak olduğunu yeniden araştırmak, tartışmaya açmak yanılgıların en büyüğünü oluşturmakla kalmayıp, zaman israfı olacaktır. Yapıtımdan özellikle MEB ‘nca yararlanılırken şu ilke asla göz ardı edilmemelidir. Bir model hiçbir koşulda olduğu gibi alınamaz, ve alınmamalıdır. Yönetim biçimleri, ve çağa, çağın değişimlerine en uygun olan düzenlemeleri yapmak, değiştirilmek ve istenen hedef davranışlar belirlenmeli, ülkemizde nasıl bir geleceğin yetişmesi isteniyor, hangi illerde neler yetiştirilebilir, hangi liseler, mesleki ve teknik, işe ve hayata hazırlayıcı Lise Programları açılmalıdır, kontenjanları ülke genelinde ne kadar olmalıdır vb.……tüm koşullar dikkate alınarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Yine her ülkenin örf, adet, gelenek, görenek, dini inanç, ulus, kültür yapısı vb. farklılıkları olduğu için yetiştirilecek yeni nesillerin her
ülkenin hatta her ilin yapısına, iklim, zenginlik kaynakları ve üretim koşulları dikkate alınarak eğitimin yapılandırılması gerektiğini vurguladım.
İlk bakışta bu yapıtı okuyanlara Atatürkçü Görüş çizgisinde yazılmış izlenimi verebilir ancak ben Atatürk’ün gençliğe emanetlerini takipçisi ve izinde olarak bu geniş ufuklu , dahi liderimizin bizlere, ulusumuza söylemiş olduğu bazı sözlerini alarak eğitim sisteminin GELECEĞE UYGUN nasıl
yapılanması gerektiğini açıklarken; Atatürk’ ün yıllar öncesi Cumhuriyetin ilk yıllarında, vurguladığı eğitimin ülkelerin gelişip, kalkınmasındaki önemini değerli halkımıza tekrar anımsatmak amacı ile bu kavramaları bilinçli olarak vurguladım.
Bugün eğitim sistemimizde sorunlar varsa, ülkemiz gelişip kalkınmamışsa, gelişmiş ülkeleri gerilerden takip ediyorsak; bunun tek sorumlusu
Siyasi İktidarlar ve Eğitimimize verdikleri önemdir…
Ülkemizde her iktidara gelen hükümet, (Devlette devamlılık esastır.) Kuralını çiğnemeden ve eğitimi siyasete alet etmeden yalnız
ülkenin gelişmesini, çağdaşlaşmasını, üretken ve geleceğe uygun nesiller yetiştirmenin önemini kavrayıp, sezmiş olsalardı. Büyük olasılıkla
BUGÜN EĞİTİ SİSTEMİMİZDE SORUNLAR YAŞANMAYACAK VE GELİŞİP, KALKINMIŞ BİR ÜLKE OLACAKTIK… Bu nedenle sürekli ileriyi gören Atatürk’ün bu sözlerine yapıtımda atıfta bulunarak; belki bundan sonraki iktidarlar daha önce eğitim sisteminde yapılan yanlış
uygulamalardan geri adım atma erdemini gösterirler. Umudunu taşıyarak vurgulamaları dikkatleri çekmek için yapılanmalar ve projeler
arasında, Atatürk’ün ilgili sözlerine bilinçli olarak yer vererek, dikkatleri çekmek istedim.
Çünkü bir eğitim sisteminin uygulamasına geçilmeden yalnız bugüne uygun çağdaş bireyler değil, 50 yıl 100 yıl hatta geleceğe uygun
üretken ve uzman bireyler yetiştirmenin planlanması yapılması olmazsa olmazlarımızdan olmalıdır.
Aksi takdirde üretken olmaktan çok dışa bağımlı tüketici toplumuna uyun verimsiz bireyler yetiştiririz ki…
Yazık ederiz, ülkemizi ortaçağın karanlığına mahkum ederiz…
Her yapıt belirli oranda içinde bulunduğu koşullara uygun yanlı olarak yazılabilir. Ancak bu yanlılık bu yapıtın önemli ve ana hatlarını
oluşturan bölümlerden yararlanmamak anlamına gelmemelidir. Ben yapıtımın ilk söz veya ön sözde belirtildiği gibi Bu yapıtın bitmediğini bitmeyeceğini…. hep aç susuz kalacağını….eğitimcilerin görüşleri doğrultusunda, oluşturacakları kurullar, komisyonlarca sürekli çağa
uygun geliştirilmesine ihtiyaç bulunduğunu sürekli vurguladım.
Halil TÜRKMEN Psikolog/Rehber Öğretmen