Tüm bu amaçlarla globalleşen dünyamızda, eğitim, bilgi, iletişim,
enformasyon, teknoloji, siyaset, ekonomi vb. alanlarda insan oğlunun
birlikteliğine, barış içinde birlikte yaşamasına, anlaşabilmesine, tüm
olanaklardan eşit ve birlikte yararlanmalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu gün
insanların, bilgiye ulaşması, bilgiden yararlanması, bilgiyi kullanması ve
tüm toplumun yararına ve hizmetine sunması; daha gelişmiş, daha kalkınmış,
daha özgürlükçü, daha demokrat, daha insancıl, daha barışçı, daha çağdaş bir
ülkeyi ve dünyayı gelecek kuşaklara ve nesillere bırakma özlemimizin;
çağdaş, demokratik bir eğitimle gerçekleşeceği unutulmamalıdır.
Ülkemizin, gelecekte dünya aileleri arasında uygar bir ulus olarak yer
alabilmesi için ülkemiz üzerinde yaşayan tüm bireylere bu bilincin
verilerek, insan olmanın gerektirdiği, çağdaş, demokrat, laik ve özgürlükçü
bir ulus olarak; geleceğine güvenle bakacak güven ve öz güveni gelişmiş;
kendisi, çevresi ve tüm toplumla barışık; sevgi ortamında büyüyerek, kendini
ve insanları sevmekten, ülkesini ve dünyayı seven, koruyan; insan haklarını
savunan, koruyan ve uygulayan; laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti
ilkesini gözeten ve tüm yönleri ile eşit uygulayan, bilimsel ve hür
düşünceye sahip ; tüm bu insani ve toplumsal özellikleri yaşam şekline
dönüştüren; sağlıklı kişilikli, verimli, kendine ve topluma yararlı
üretken bireylere dönüştürülmeleri, bunları gerçekleştirmek için daha çağdaş
ve daha demokratik ve öğrenci merkezli bir eğitime ihtiyaç bulunmaktadır.
Eğitimimizin bu günkü yapısına baktığımızda insanın insan olmasının
gerektirdiği, çağın koşullarına uygun erdem olan evrensel değerleri
kazandırmaktan uzak olduğunu, süslü yazılarla metinlerde bulunmasına
rağmen, uygulamada bunları davranışa dönüştürecek bireyleri yeterince
yetiştiremediği ; sevgiye- saygıya, özveriye tutsak, kendine ve yakın
çevresine güvensiz, özgüvensiz, mutsuz, umutsuz, karamsar, kötümser, bencil,
kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstünde tutan, soyan, talan eden,
kaçıran, göçüren ve bu davranışları kurnazlık diye maharet bilen, kısacası
doğanın sunduğu olanakları bilinçsizce tüketen, insan olmanın gerektirdiği
olumlu davranışlardan çok olumsuz davranış örüntülerini alışkanlığa ve
yaşam biçimine dönüştürmüş bireylerin yetiştirilmesine, zemin
hazırladığı acı gerçeği ile karşı karşıya gelmekteyiz.
Çağdaş bireylere
dönüşmek yerine, çağdışı kalmış ve çağ dışılık özlemlerini sürekli yaşayan
bireyler; demokratik, laik, özgür, bağımsız, hür düşünen bireyler yerine,
demokrasiye, laikliğe, insan hak ve özgürlüklerine hatta Atatürk’e düşman,
kaderci ve gerici bireyler; çalışkan,sağlıklı kişilikli, üretken, verimli ve
topluma yararlı bireyler yerine, ben merkezli, bana neci, bilinçsizce
tüketen sağlıksız kişilikli bireyler; ülkemize ve topluma kazandırma
işlevini gerçekleştirerek; insanlarımızı sürekli çağın gerisinde
kalmaya, Uygar Avrupa, Dünya Devleti ailesi olma yerine barbar olmaya mahkum
ettiğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız. Oysa çağdaş bir ulusa
dönüşmenin, tüm alanlarda çağdaşlaşma ve bu gününe, geleceğine güvenle bakan
sağlıklı kişilikli, üretken bireyler yetiştirmekten geçtiği, bunun tek
yolunun Öğrenci ve Öğreten Merkezli Bir Eğitim olduğu gerçeğidir.
|