Çocuk Başarısında Velilere Düşen Görevler

Dünyaya kazandırdığınız ve değer vererek; canınızdan çok sevdiğiniz çocuklarınızın iyi ve kaliteli bir eğitim almaları ve topluma yararlı bireylere dönüşmeleri konusunda; benim gibi bir eğitimciye duyduğunuz güven için teşekkür ederim.

Biz eğitimciler, ülkemizdeki tüm çocuklarımızın sağlıklı, mutlu, sevgi yüklü ve saygılı, vatanını,milletini,bayrağını seven, ülkesinin bölünmez bütünlüğü ilkesi ile yeri geldiğinde canı pahasına ülkesini savunan ve koruyan; kendisi , yakın çevresi ve tüm toplumla barışık,arkadaşlarına ve insanlara değer veren, sevgi, saygı ve empati ile yaklaşan, insan hak ve özgürlüklerini özümsemiş, kendine güven ve özgüven duyguları ve kişilikleri gelişmiş, yüksek bir duygusal zekaya sahip ( EQ )  bireyler olarak yetişmeleri; iyi bir eğitim alarak; doğuştan sahip oldukları bireysel donanım ve farklılıklarını ( Zihinsel -IQ, sosyal, duygusal -EQ l ve psikososyal yeteneklerini, ilgilerini, değerlerini, kişiliklerini en üst düzeyde geliştirip, olumlu davranışlar kazandırmak. Öğrencileri Akademik Bilgi ve Becerilerle donatarak iyi ve kaliteli bir eğitimi alarak, bireysel ayrıcalıklarına uygun ortaöğretim programlarına, oradan da yükseköğretime kolaylıkla geçişine zemin hazırlayarak; Türk Toplumuna ve ailesine yararlı bireylere dönüşmelerini hedeflemekte eğitimciler olarak düzenlediğimiz çalışmalarla ve gerekli her türlü özveri ve çabayı göstermekteyiz.

               Bu amaçla okulda kazanılan bilgi, beceri tutum ve davranışların, ailede pekiştirilmesinin, okul-aile işbirliği ile gerçekleşebileceğine inanmaktayız. Eğitim okul ortamında, okul-öğrenci-aile işbirliği ve sağlıklı bir iletişim sonucu gerçekleşir.

               İlköğretim ikinci kademe ve Lise çağındaki çocuklarımız, gelişimin “Ergenlik Dönemini” geçirmektedir. Bilineceği gibi bu dönem, insan yaşamında bedensel ve psikolojik bakımdan temel ve hızlı değişimlerin oluştuğu ikinci kritik dönemdir. Bireydeki bu hızlı değişim bireylerin, tutum ve davranışlarında da değişikliklere yol açar.

             Aileler, aşağıda çok kısa olarak belirteceğim ve yalnız bu dönem için geçerli olan çocuklarımızın gelişimin bu döneminde ki özelliklerini bilerek, gençlere olumlu yaklaşıp, sağlıklı iletişimde bulunarak, onlara değer verip, onlarla ilgilenerek,hatta sevgilerini de göstererek, sabırla onları anlamaya çalıştıklarında; ergenin bu dönemi sağlıklı atlatmasına katkı sağlayacaklardır. Aksi takdirde genç, verdiği olumsuz tepkilerden etkilenerek, istemeden gösterecekleri olumsuz tavır ve yaklaşımlardan dolayı, ergenden hem tepki alacak hem de çocuğu ile arasında iletişim kopukluğu yaşanarak, aralarında sorunlar yaşanacak,hem çocuğun hem de kendilerinin, endişe ve kaygıları artarak; psikolojileri bozulacaktır.

            Ergenlik döneminde çocuklarınızın davranış ve tutumlarında, yalnızlık isteği, çalışma isteğinde yavaşlama, sıkıntı ve stres, dağınıklık, her an tartışmaya yada kavgaya hazırmış gibi, en küçük bir eleştiriden alınganlık gösterme, bunun sonucu aile fertleri ile itişme ve çekişmeler (özellikle annelerle), huzursuzluk ve direnme, saldırganlık, kendine güvenememe yada aşırı güven, gündüz rüyaları ve aşırı çekingen yada aşırı dağınıklık,düzensizlik ve serbest davranma vb. bir çok olumsuz değişimlerin olduğu bir dönemdir.Bu durum gencin “ Benim dediğim olacak, hayal ettiğim kişi olacağım”  doğrultusunda düşünce dilek ve fantezilerin arttığı, ben merkezli bir düşünce egemendir.

            Bu olumsuz davranışlar dışında, olumlu olarak; düşünce yeteneğinde değişme; soyut kavramları kazanma; ilgi alanında çeşitlilik ve genişlik ; mesleklere ilgi ; bir şeyler yapmak, başarmak ve ön plana gelerek kendini kanıtlamak ; coşkulu ve hayalci ; idealist, duygu ve düşüncelerini inançla savunma, toplum gerçeklerine aldırmadan düzeni değiştirme isteği vb. olumlu davranış biçimleri gözlenir.

Bu dönemde çocuklarımızla aramızda sorunlar ve çatışmalar çıkmaması için neler yapmalıyız !
Çocuğunuzu hiçbir zaman başkalarının önünde eleştirmeyiniz.
Davranışları olumsuzda olsa, başkaları ile karşılaştırma yapıp, kıyaslamayınız.
Sabırlı, sevecen, tarafsız, güçlü, adil ve tutarlı olunuz. Hak ve sorumluluklar arasındaki dengeyi çok iyi koruyunuz.
Bir sorun ortaya çıktığında, çocuğunuzu dinleyiniz. İletişimde onu yargılayıcı yaklaşımdan çok kendinizi onun yerine koyarak (empati kurarak) yaklaşınız. Onunla ilgileniniz ve sorununu çözmek için çaba gösteriniz. Her şeye rağmen ona değer ve önem verildiğini hissettiriniz.

Anne ve babalar olarak gencin sorununu tartışıp, konuşup, paylaştığımız oranda, çocuğunuz rahatlayıp sorunlarından kurtulacağı gibi sorunu olduğun da size açılabilecektir.

Ergenler, yetişkinlerin kendisini dinlemeyeceği, dinlese bile anlaşılamayacağı, yaptığı hatadan dolayı onu eleştirip, suçlayacağı yada sorununu söylemenin kişilik zayıflığı olduğu inancı ile sorunlarını ailesiyle paylaşmaz ve gizlerler. Gizledikçe çözümsüz kalan sorunlar büyür, üstesinden gelemez ve süreç içinde gençte “Yetersizlik Duyguları” gelişir.

Bunun sonucu, kendine güvensizlik yada aşırı güven duygularının arkasına gizlenmenin sonucu; derslerde dikkat toplayamama, derslere etkin katılamama alışkanlığı sonucunda yetersizlikler ve başarısızlıklar ortaya çıkabileceği gibi aşırı güven duyguları gelişen gençlerde, ben her şeyin en iyisini bilirim. Benim kimseye ihtiyacı yok. Duyguları nedeni ile yardım almak istemez ve yardımda bulunmak isteyene tepki verir.

Bilineceği gibi bilimsel gerçeklik gereği  “Eğitim-öğretim, eğitim kurumlarında yani okul ortamında kazanlılır’. Bu duruma uygun düzenlemelerde, sınavlardaki başarı kadar eğitim sürecine yayılmış başarı da dikkate alınır. Öğrenci Seçme Sınavında baraj aşmış olsa bile okullarda verilen  eğitim-öğretimin sonucunda verilen notlardan oluşan Ortaöğretim Başarı Puanının yani Diploma Notunun Yükseköğretime girişte önemi büyüktür. Bu nedenle öğrenci, uzun bir sürecteki başarısının değerlendirilmesinden oluşan, okul derslerindeki başarısını önemsemelidir. Ayrıca okul ortamında iyi bir temel alamayan öğrenci, özel öğrenim tedbirleri ile fazla gelişememekte ,uzun soluklu ve birebir çabalarla ancak gelişim sağlanabilmektedir. Lise bir ( 9. Sınıf)  derslerinin ÖSS.’ Deki soru payı % 70 ’ ler civarındadır. Lise 2 ve 3. sınıfların ÖSS’ deki katkısı % 30 olmasına karşın, Üniversite programlarının alt yapısı bu sınıflardaki alan dersleri ile verilmektedir. İyi bir lise eğitimi almayan öğrenci, hem  ÖSS  ‘da hem de gittiği üniversitede başarılı olamamaktadır.Tüm bu nedenlerle öğrencilerimiz okul derslerine de önem vermelidirler.

Yeteneği ile ilişkili olan bir programa yönlendirilen öğrencinin ilgi ve isteği bu alanda yoğun olacağı için motivasyonu üst düzeyde olacaktır. İstediği alanda sevdiği dersler ağırlıklı olduğu için istekle çalışarak başarılı olacaktır. Yeteneği olmayan ve isteksiz olduğu alanlarda ve bu alndaki derslerde,  zorlanması doğaldır.

Ancak gerekli çabayı gösterdiğinde; Planlı, günü gününe ve sistemli çalışan bir öğrencinin başarılı olmaması için hiçbir neden yoktur.  Yeter ki, belirlediği hedefe ulaşmak için istek olsun ve gerekli çaba gösterilsin. Yetenek olmadan, istek ve çaba oluşmaz .İstek ve hedef olmadan, insanı harekete geçiren güç motivasyon oluşmaz. Bu amaçla, okullarda öğrencilerimize yardımda bulunup, onlara rehberlik edip, gerekli yönlendirmeyi yapacak  “ Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi bulunmaktadır. Bu servisinde ki Psikolog, Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenlerden her konuda destek almak çok önemlidir.

Sorun zamanında çözülmezse bir çok sorunu da beraberinde getirir. Sorunların altında ezilen ve çözemeyen öğrencide bıkkınlık ve yılgınlık oluşması sonucu öğrenci dersler ve süreç içinde okula karşı olumsuz tutumlar geliştirmeye başlar .( Dersleri,öğretmenlerini,okulu sevmeme vb. Bunun daha gelişmiş şekli  Okuldan Kaçma ve Okul Fobisi’ Dersler boş vermesi, umursamaması, bunun doğal sonucu olarak başarısızlık kaçınılmazdır. Bu amaçla okulumuzun eğitim-öğretime açıldığı ilk haftalarda öğrencilerimize “Ders Çalışma Programı” vererek gerekli yönlendirmeyi yapmış, öğrenciden gelen talepler doğrultusunda bireysel yardımda bulunmaktadır.

Öğrencilerimizin bu planı ‘Der Çalışma Programı’  uygulayabilmeleri için plan, öncelikle kendi ihtiyaçlarına uygun ve kendilerince hazırlanmalıdır. Velilerimiz tarafından gizli olarak denetlenmeli, tespit edilen noksanlıklar öğrenci eleştirilmeden servisimize intikal ettirilmelidir. Servisimizce ileride öğrencilerin sınav sonuçları dikkate alınarak gerekli denetim ve izlemeler yapılacaktır. Ancak velilerimiz, Rehberlik Servisleri ile sürekli iletişim kurarak, sorunlarını büyümeden ve olumsuz davranışlar alışkanlığa dönüşmeden çözüm için yardım aldıklarında; çocuklarına anında gerekli yardımlar, destekler yapılacaktır.

Rehberlik Servislerinde, gerekli önlemler zamanında alınıp, gerekli görüşmeler ve düzenlemeler yapıldığında, süreç içinde öğrenci planlı ve sistemli çalışma alışkanlığı kazanarak, hedeflenen bilgi ve birikimi yakalanyarak, derslerde istendik başarıyı sağlayacaktır. Başarılı olup, gösterdiği çabanın karşılığını alınca; başarılı olmanın mutluluğu ve hazzını tadacak; bunun sonucu derslere daha istekle çalışmaya gayret gösterecektir.

Okullarda, öğrencinizin her türlü sorununun çözümünde onun yardımına koşacak,  bir dost eli ‘Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi’ olduğunu unutmayınız.

Bu Servisle sürekli iletişim içinde bulunmanız dileğiyle…

Halil TÜRKMEN
Psikolog-Psik.Dan.
Rehber Öğretmen